Evet bugün BURSA'mızın düşman işgâlinden kurtuluş günü yani 11 Eylül..
2 Yıl, 2 Ay ve 2 gün işgâl altında kalan
Ulu şehrimizi kurtaranları tanıyor muyuz?
Bir mezar taşları var mı?
Nerede olduklarını biliyor muyuz?
Gerçekten özbe öz Bursalılar olarak,
biz Dağlılar ejdadımızın kahramanlıklarını merak ediyor muyuz?.
Değer verdiğim yazarlardan Süleyman IŞIK Ağabeyimin birebir önce ağzından, sonra kitabından, daha sonra bölgede bulunan dağlı arkadaşlarımdan hayretler içerisinde edindiğim bilgileri,
bu anlamlı günde, sizlere dilim döndüğünce biraz anlatmak istiyorum.
Sene 1920 aylardan Temmuz.
Bursa’yı maiyetiyle terk eden Miralay Bekir Sami Bey, aynı gün Yunanlılarca işgal edilen Bursa’nın güneyini de bölgeye hakim olduğunu iyi bilen Mustafa Kemâl'in telkinleriyle, emekli Binbaşı Tunceli/Çemizgezekli Haydar Bey’e emanet etmişti. Nam-ı diğer Kurmay Haydar’a.
Yunan işgali öncesi bölgede Kuvayı Milliye milisleriyle bağlantılar sağlansa da Dağ Müfrezesinin yapılandırılması için zamana ihtiyaç vardı.
Keşiş Dağı’nın (Uludağ) İnegöl tarafı Binbaşı Çolak İbrahim’e bırakılmış, dağın Sarıalan tarafına Püskülsüz İsmail ile Abdürrezzak çetesi yerleştirilmişti. Kapıkaya geçidine kurulan karakol düşmana geçit vermezken Türk Ordusu’nun arka tarafı olan Keles Orhaneli bölgesi ise 3 ayrı karargahla kontrol altına alınmıştı.
Kurmay Haydar bey Dağakça (Sultaniye), Epçeler ve Uluçam (Şeytanbudaklar)’daki karargâhlarından bölgeyi yönetiyordu.
Batı Cephesi Komutanlığının emri gereği Kütahya tarafına kuş uçurtmuyordu.
Daha içerilerdeyse Keles bölgesinde Topal Sadettin (SADETTİN EFE),
Harmancık tarafında Canip Efe ve
Tavşanlı bölgesinde Kabakçı Salih Efe ile diğer Efeler yani DAĞ MÜFREZESİ hem istihbarat, hem de milis gücü olarak destek veriyordu.
Bu efe dedelerimiz daha sonra istihbarat uzmanı subaylarla (Edebeyli İzzet Bey, Ragıp GÜMÜŞPALA gibi) desteklendiler.
10 Eylül 1922’de, Türk Ordusu’ndan bir gece önce Bursa’ya giren Dağ Müfrezesi yani EFELER ve Püskülsüz İsmail çetesi, her ne kadar Şehirde bulunan ileri gelenlerin "PİS DAĞLILAR YUNANI KIZDIRACAKSINIZ. BİZİ ZORDA BIRAKACAKSINIZ diyenlere inat, muzaffer Ordu’ya hareket imkanı yaratarak Bursa'mızın kurtuluşuna zemin hazırlamış, bu güzel şehri yakılıp tarümar edilmekten kurtarmıştı.
Şimdi gelelim Dağ Yöresinin bir ferdi olarak benim de çok üzüldüğüm bir konuya;
Esas konu ise Bursa tarihinde bu kadar önemli bir yeri olan Çemişgezekli Kurmay Haydar Bey’i kaç Dağlı kaç Bursalı tanıyor. Geriye bir tek fotoğraf bile bırakmadan Yunan ileri harekatında Dağakça’daki çarpışmada emrinde 500 kişi ile 24.000 evet tam 24.000 Yunan askeriyle ikibuçuk gün çarpışan, görevini geciktirip düşman askerinin geçişine engel olamayan Yüzbaşı Hüseyin Beyi alnından vuran, ardından yunan tarafından atılan top mermisinin şarapnel parçasının kendisine isabet etmesiyle şehit olan bu yiğit Çemişgezekli Binbaşı, gerçekten nerede yatıyor dersiniz?
Üstünden asfalt geçirilmiş ve bir mezar taşı dahi olmayan bu yiğit komutana ait bir mezarı yok malesef Bursa'dan Keles yönüne doğru giderken Karaköprü mevkiinde Dağakça ve Uluçam köyleri sapağında yer alıyor, köylüler buraya Paşa Yeri ismini vermiş.
Bu yolu hepimiz aktif olarak kullanıyoruz.
Dağlılar olarak, hele hele Bursalılar olarak kendilerine geleceğimizi borçlu olduğumuz Dağ Müfrezesine ve onların Reisleri Çemişgezekli Kurmay Haydar Bey’e bir anıt mezarı Bursalıların ve dağ yöremizin çok görmeyeceğine bende yürekten inanıyorum ve şahsen şartlar ne olursa olsun bunun için bende tüm inancım ve yüreğimle mücadele edeceğim yemin ediyorum.
En azından bir anıt mezarın, o yiğitlere minnet borcumuzu karşılamaya yetmese de gecikmiş bir özür borcumuz yerine geçebilir diye düşünüyorum.
Tunceli'de Uzman Çavuşluk yapmış, Çemizgezek'i sokak sokak gezip gören biri olarak, bir DAĞLI, bir BURSALI olarak,
bugün mesaiden sonra saat: 18.00' da elime bir Türk Bayrağı, bulabilirsem bir buket çiçek ile yanıma iki çocuğumu da alarak Keles yolu üzerindeki Kara Köprü mevkiisine gidip,
Başta Kurmay Binbaşı Haydar Bey ve bizler için 500 nefer ile iki buçuk gün 24.000 yunan askeriyle çarpışarak, düşmanın dağ ilçeleri üzerinden Kütahya'ya varmasını engellemek için şehit olmuş kahraman efe dedelerimize bir avuç dua ve Fatiha okumaya gidiyorum.
Vakti olan,
Sosyal Medyada klasik paylaşımlarla yetinmeyen,
DAĞLI ve bir o kadar da BURSALI dostlarımı dualarımıza ortak olmaya,
şehitlerimizi birlikte yâd etmeye davet ediyorum.
Saygı ve selamlarımla...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EMRE KAHRAMAN
NE KADAR DAĞLI'YSAK, O KADAR BURSALI'YIZ.
Evet bugün BURSA'mızın düşman işgâlinden kurtuluş günü yani 11 Eylül..
2 Yıl, 2 Ay ve 2 gün işgâl altında kalan
Ulu şehrimizi kurtaranları tanıyor muyuz?
Bir mezar taşları var mı?
Nerede olduklarını biliyor muyuz?
Gerçekten özbe öz Bursalılar olarak,
biz Dağlılar ejdadımızın kahramanlıklarını merak ediyor muyuz?.
Değer verdiğim yazarlardan Süleyman IŞIK Ağabeyimin birebir önce ağzından, sonra kitabından, daha sonra bölgede bulunan dağlı arkadaşlarımdan hayretler içerisinde edindiğim bilgileri,
bu anlamlı günde, sizlere dilim döndüğünce biraz anlatmak istiyorum.
Sene 1920 aylardan Temmuz.
Bursa’yı maiyetiyle terk eden Miralay Bekir Sami Bey, aynı gün Yunanlılarca işgal edilen Bursa’nın güneyini de bölgeye hakim olduğunu iyi bilen Mustafa Kemâl'in telkinleriyle, emekli Binbaşı Tunceli/Çemizgezekli Haydar Bey’e emanet etmişti. Nam-ı diğer Kurmay Haydar’a.
Yunan işgali öncesi bölgede Kuvayı Milliye milisleriyle bağlantılar sağlansa da Dağ Müfrezesinin yapılandırılması için zamana ihtiyaç vardı.
Keşiş Dağı’nın (Uludağ) İnegöl tarafı Binbaşı Çolak İbrahim’e bırakılmış, dağın Sarıalan tarafına Püskülsüz İsmail ile Abdürrezzak çetesi yerleştirilmişti. Kapıkaya geçidine kurulan karakol düşmana geçit vermezken Türk Ordusu’nun arka tarafı olan Keles Orhaneli bölgesi ise 3 ayrı karargahla kontrol altına alınmıştı.
Kurmay Haydar bey Dağakça (Sultaniye), Epçeler ve Uluçam (Şeytanbudaklar)’daki karargâhlarından bölgeyi yönetiyordu.
Batı Cephesi Komutanlığının emri gereği Kütahya tarafına kuş uçurtmuyordu.
Daha içerilerdeyse Keles bölgesinde Topal Sadettin (SADETTİN EFE),
Harmancık tarafında Canip Efe ve
Tavşanlı bölgesinde Kabakçı Salih Efe ile diğer Efeler yani DAĞ MÜFREZESİ hem istihbarat, hem de milis gücü olarak destek veriyordu.
Bu efe dedelerimiz daha sonra istihbarat uzmanı subaylarla (Edebeyli İzzet Bey, Ragıp GÜMÜŞPALA gibi) desteklendiler.
10 Eylül 1922’de, Türk Ordusu’ndan bir gece önce Bursa’ya giren Dağ Müfrezesi yani EFELER ve Püskülsüz İsmail çetesi, her ne kadar Şehirde bulunan ileri gelenlerin "PİS DAĞLILAR YUNANI KIZDIRACAKSINIZ. BİZİ ZORDA BIRAKACAKSINIZ diyenlere inat, muzaffer Ordu’ya hareket imkanı yaratarak Bursa'mızın kurtuluşuna zemin hazırlamış, bu güzel şehri yakılıp tarümar edilmekten kurtarmıştı.
Şimdi gelelim Dağ Yöresinin bir ferdi olarak benim de çok üzüldüğüm bir konuya;
Esas konu ise Bursa tarihinde bu kadar önemli bir yeri olan Çemişgezekli Kurmay Haydar Bey’i kaç Dağlı kaç Bursalı tanıyor. Geriye bir tek fotoğraf bile bırakmadan Yunan ileri harekatında Dağakça’daki çarpışmada emrinde 500 kişi ile 24.000 evet tam 24.000 Yunan askeriyle ikibuçuk gün çarpışan, görevini geciktirip düşman askerinin geçişine engel olamayan Yüzbaşı Hüseyin Beyi alnından vuran, ardından yunan tarafından atılan top mermisinin şarapnel parçasının kendisine isabet etmesiyle şehit olan bu yiğit Çemişgezekli Binbaşı, gerçekten nerede yatıyor dersiniz?
Üstünden asfalt geçirilmiş ve bir mezar taşı dahi olmayan bu yiğit komutana ait bir mezarı yok malesef Bursa'dan Keles yönüne doğru giderken Karaköprü mevkiinde Dağakça ve Uluçam köyleri sapağında yer alıyor, köylüler buraya Paşa Yeri ismini vermiş.
Bu yolu hepimiz aktif olarak kullanıyoruz.
Dağlılar olarak, hele hele Bursalılar olarak kendilerine geleceğimizi borçlu olduğumuz Dağ Müfrezesine ve onların Reisleri Çemişgezekli Kurmay Haydar Bey’e bir anıt mezarı Bursalıların ve dağ yöremizin çok görmeyeceğine bende yürekten inanıyorum ve şahsen şartlar ne olursa olsun bunun için bende tüm inancım ve yüreğimle mücadele edeceğim yemin ediyorum.
En azından bir anıt mezarın, o yiğitlere minnet borcumuzu karşılamaya yetmese de gecikmiş bir özür borcumuz yerine geçebilir diye düşünüyorum.
Tunceli'de Uzman Çavuşluk yapmış, Çemizgezek'i sokak sokak gezip gören biri olarak, bir DAĞLI, bir BURSALI olarak,
bugün mesaiden sonra saat: 18.00' da elime bir Türk Bayrağı, bulabilirsem bir buket çiçek ile yanıma iki çocuğumu da alarak Keles yolu üzerindeki Kara Köprü mevkiisine gidip,
Başta Kurmay Binbaşı Haydar Bey ve bizler için 500 nefer ile iki buçuk gün 24.000 yunan askeriyle çarpışarak, düşmanın dağ ilçeleri üzerinden Kütahya'ya varmasını engellemek için şehit olmuş kahraman efe dedelerimize bir avuç dua ve Fatiha okumaya gidiyorum.
Vakti olan,
Sosyal Medyada klasik paylaşımlarla yetinmeyen,
DAĞLI ve bir o kadar da BURSALI dostlarımı dualarımıza ortak olmaya,
şehitlerimizi birlikte yâd etmeye davet ediyorum.
Saygı ve selamlarımla...